
Bu Yazý Bodrumlife Sayý 19 Mayýs 2011 tarihli dergide yayýnlanmýþtýr.
“Kendi Baþýna” isimli öyküsünden kahve üzerine...
â??Byron Ayanoðlu,“Ýstiridye üzeri Girit” kitabýndan
Hava birkaç gün daha harika denecek kadar güzel ve sýcak gitti. Her gün ayný sadakatle binbir çeþit mavinin bir araya geldiði berrak denizde yüzmek üzere plaja gidiyordum. Bu sýrada restoranlar, dükkânlar, kiralýk araba acenteleri, güneþ yaðý satan kulübeler, birer birer kapandýkça Aghia Pelagi- a'nýn yavaþ yavaþ sönüþüne, tam bir hayalet þehir haline dönüþümüne tanýk oluyordum. Bütün bir eðlence dünyasý, ilkbaharý ve onunla birlikte gelen tatilcilerin geri dönüþünü beklemek üzere sanki buzluða kaldýrýlýyordu. Bu sýrada sýcak su- yuma da kavuþmuþtum, buharý tüten kaynar sular altýnda intikam alýrcasýna duþumu yapýyordum. Günlük banyolarým dýþýnda benim yaþamým da diðer bütün Yunanlýlarýnkine benzemiþti, yapacak çok fazla iþ olmayýnca hayat dipsiz bir kahve fincaný gibiydi. Kahve bu memlekette yalnýzca içilen ve insaný uyaran bir madde deðildi. Kahve burada insanlarýn her tür bir araya geliþinde kesin olarak hazýr bulunan sývýdýr; insanlar terk edildiðinde, depresyona girdiðinde, yalnýz veya meteliksiz kaldýðýnda, cinsel heyecana kapýldýðýnda veya bir Yunanlýnýn yeise kapýlmak için bulabileceði milyonlarca sebepten herhangi biri için de kesin teselli aracý kahvedir. Ayný þekilde bunlarýn tersi durumlarda da yani, herhangi bir baþarýnýn, keyfin veya küçük bir iyi haberin kutlanmasý vesilesiyle de tüketilen ilahi içecek odur. Yunanlýlar kahvenin her türlüsünü severler. Yýllarca nes- kafeye bayýldýlar, ama neskafeyi frappe severler: Çýrpýlmýþ, iki santim köpükle. þžimdi espressoyu ve filtre kahveyi keþfettiler, artýk en küçük köylerde bile bunlarý bulmak mümkün. Ama asýl kahve, eskiden olduðu gibi bugün de Yunan kahvesidir. Yunan kahvesi, kendisi de Ortadoðu kahvesinden kopyalanan Türk kahvesinin bir kopyasýdýr ve deðiþik bir demlenme tarzý vardýr. Nihai ürün elde edildiðinde içinde hâlâ taneciklerin kaldýðý bu kahve türünün Vahþi Batýda içilen ranch usülü kahve dýþýnda, bir baþka benzeri daha yoktur. Bu kahveyi ilk kez içenler, son yudumu alýrken aðýz dolusu çamurun damaklarýna yapýþmasý gibi tatsýz bir sürprizle karþýlaþabilirler. Telvenin dibe çökmesi için, kahve taneleri talk pudrasý dokusuna gelene kadar taþla öðütülür. Öðütülmüþ kahveden tepeleme dolu bir çay kaþýðý alýnýp istenilen miktar þeker ve yarým fincan suyla karýþtýrýlýr, sonra briki denen, uzun saplý bir kap içinde kaynatýlýr. Yunan kahvesinde deðiþken olan tek þey, þekerin miktarýdýr, isteðe göre hiç þeker konmayabileceði gibi (sketo) yarým kaþýk {pikro), bir kaþýk (metrio), iki kaþýk (gliko) ve ikiden fazla kaþýk (vari-gliko) þekerle piþirilebilir. Yunan kahvesi yapmanýn püf noktasý, katý maddelerin suda kaynatýlmasýnýn kimyasýyla ilgilidir, dolayýsýyla kaynaym- ca suyunuz taþabilir. Bu sadece kahveyi piþirdiðiniz ocaðý batýrmakla kalmaz, üstüne üstlük kahveyi yakar ve onun en önemli özelliði olan kaintaki'yi veya espressoda krema adýný alan köpüðü yok eder. Ýnsanýn iþtahýný kabartan kahverengi köpükten ilk birkaç yudumu alýrken alttaki koyu renkli sývý görünmeye baþlar. Espressoda krema, makinenin buhar püskürtmesiyle, sýcak su kahve taneciklerinin arasýndan basýnçla geçerken meydana gelir. Yunan kahvesinin kaimakfsi kahvenin kaynamasý esnasýnda oluþur ve en iyi köpük kaynama noktasýnda bir iki saniye bekletilerek ama kaynayýp taþmasýna imkân vermeden ateþten alýnarak elde edilir. Ýþin doðrusunu yapmak için, kahve piþirmede deneyimli olan biri, briki'nin baþýnda ayakta durup, o kritik âný yakalamak için gözlerini pür dikkat piþen kahveye diker. Eðer briki ateþten erken çekilirse kahve yine köpüklü olur ama taneler piþmez ve kum gibi aðza gelir. Eðer fazla bekletilir ve kahve kaynayýp taþarsa zehir gibi acýlaþýr, içilemeyecek hale gelir. Hiçbir zaman hesaplanmamýþtýr ama; býrakýnýz kahvehanelerde ve evlerde kahve bekleyerek, kahve içerek, üzerine birkaç sigara tüttürüp kahveyi sindirmek için geçen zamaný; Yunanlýlarýn sadece kahvenin taþmadan kaynamasýný beklemesi için harcadýðý zaman toplansa, sonuç herhalde muazzam olurdu. Bir keresinde özellikle kahveyi fazla kaçýrdýðým bir gün, o büyülü içecek için ayrý ayrý altý defa masaya oturunca, kahveyle ilgili harcanan zamanýn, üretken bir iþe yönlendirilmesi halinde Yunanistan'ýn çoktan þu Üçüncü Dünyalý statüsünden sýyrýlabileceðini böylelikle ruhunu ve plajlarýný Avrupa Birliði'ne satmaktan kurtulacaðý hayalini kurmuþtum. Öte yandan, üzerinde mükemmel bir kaimaki ile bir met- rio'yu deniz kenarýnda bir masada oturup yudumlamadan yaþasaydýk, nasýl bir millet olurduk veya nasýl bir Yunanlýlýk olurdu bu? Hiçbir zaman gelmeyecek bir sevgiliyi umutsuzca beklemeden; güneþ altýnda geçirilen yapayalnýz bir hayatta önemli olan tek þeyin, çabucak kaçýp giden o ânýn keyfi olduðunu baþkalarýnýn da duyacaðý bir sesle inleyerek söylemeden, nasýl Yunanlý olunurdu ki? Bütün Yunanlý erkekler hayatlarý boyunca çocuk kalýrlar. Sürekli bakýma ihtiyaçlarý vardýr, dikkatlerini toplayabildikleri zaman parçalarý çok kýsadýr, her saat baþý yeni bir eðlence isterler. Yöneticilik becerileri hiç yoktur, hele parayý ve zamaný yönetmek söz konusu olunca. Para meselesi kolayca halledilir - nakit akýþýnýn takibi kadýnlara býrakýlmýþtýr. Zaman konusu bambaþkadýr.
Bu konu kez izlenmiþtir
|