D-Marin’in bu yýl beþincisi düzenlenen Uluslararasý D-Marin Turgutreis Klasik Müzik Festivali kapsamýnda birinci akþam yani 22 Temmuz gecesi açýlýþ konserinde þžef Ýbrahim Yazýcý Ýzmir Devlet Senfoni Orkestrasý eþliðinde “en iyi uyum saðlayan ikili” olarak nitelendirilen Patricia Kopatchinskaja (keman) Fazýl Say(Piano) konser alanýna toplanan 4500 izleyiciyi adeta mest ettiler...
O akþam, Say ve Kopatchinskaja’nýn enstrümanlarýyla nasýl özdeþlikleri ve yorumlarýyla nasýl ellerindeki enstrümana nasýl can kattýklarýný gördük...
Fazýl Say zaten yenilikçi kiþiliðiyle kalýplara sýðmazlýðýyla biliniyordu ama insanlarý bu denli kendine baðlayacak kadar çekici ve tutku dolu çaldýðý belki bu konsere gelene kadar konseri izleyen çok kiþi tarafýndan bilinmiyordu...
Kopatchinskaja’yý, kemanýyla Mendelsson çalarken solo partilerinde sanki bizleri çigan müziðinin ortasýna çeker gibi yorumlarýyla, kemanýna bu denli içten baðlý, bu denli samimi birini izleme fýrsatý yakaladýðýmýz için ne mutlu bizlere...
Yýllar önce doldurdoðu Gershwin, Fazýl Say (2000) albümünü de ilk dinlediðimde yazmýþtým o zaman çýkardýýðýmýz Bodrum Magazin dergimizde, caz müziðini hisseden bir müzisyenden Gershwin dinlemek bambaþka diye... Bana kalýrsa Fazýl Say’ýn bir eli Jazz’da ve bunu 2000’de ele aldýðý albümde yorumladýðý Summertime ve Porgy and Bess’in diðer þarkýlarýnda da hissetmiþtik.
Benim için çok büyük bir sürpriz oldu Fazýl Say’ýn o akþam Rhapsody in Blue’yu seslendirmesi.
Ofisimi yýllardýr süsler...benim okul bitirme projemde yaptýðým “Rhapsody in blue” süsler.
Yani tutkun olduðum bir bestecidir George Gershwin...
Gerek Mendelson’un keman konçertosu, gerekse Fazýl Say’ýn solist olarak katýldýðý Rhapsody in Blue ardýndan çalýnan “Harem’de 1001 gece, 1001 nights at the Harem” isimli parçada da bu kez solist çalgýcýlar olarak bir yandan nefeslerimizi kesmiþ dinlerken bir yandan da Fazýl Say’ýn bestesinin de ne kadar modern, ezgilerimizin bu modern parça içinde nasýl örtüþtürüldüðünü görmek göðsümüzü kabarrttý...
Melodi bizi nereye götürecek, ritm nerede hangi armoniyle buluþacak, keman piyano maharetleri
nerede noktalanacak diye düþünüp dururken besteci olarak ta Fazýl Say’ý kalbimizin ayrý bir yerlerine koyuverdik o gece, 4500 kiþi...
Finalde her þey tam bitti derken bislerle sahneye gelen sanatçýlarýn yaptýklarý düetler, solo partisyonlar, Kopatchinskaja’nýn kemanýyla ve kendi sesiyle yaptýðý çýlgýnca düet dakikalarca alkýþlandý...
Fazýl Say’ýn yeni çýkardýðý albümünde de dinleme fýrsatý bulduðumuz Rondo Alla Turca yada Türk Marþý ve yine Gershwin’in Porgy and Bess Operasýndan çok bildik “Summertime” parçasý yine herkesi þaþýrtýcý birer düzenlemeyle, jazzýn büyük etkisi altýnda dinlendi...
Gece hiç bitmesin, Fazýl Say ve Kopatchinskaja sabaha kadar çalsýn diye bekledi tam 4500 kiþi...
Ama eminim çok kiþi Fazýl Say’ý ve ona tüm dünyada eþlik eden birlikte konserler veren Moldova asýllý Patricia Kopatchinskaja bir daha asla unutamayacak bir þekilde konser salonundan mutlu ve böyle bir akþama katýldýklarý için gururlu olarak ayrýldýlar...
D-Marin’e , yaþadýklarý, para kazandýklarý yere birþeyler katan Doðuþ Grubu’na binlerce teþekkür etmeliyiz. Çünkü buradan kazanýlan paranýn da Anadolu’daki müzik liselerine enstrüman olarak döndüðünü biliyoruz. Bizleri deðerli kumaþlarla kaplý sandalyelerde konuk ettikleri için, bizlere dört gün boyunca birbirinden deðerli müzisyenlere tanýþtýrdýklarý için bu güzel festival için sonsuz teþekkürler...
Bodrum’un içinden çektikleri paranýn kuruþunu Bodruma göstermeyen market zincirlerinin, dev holdinglerin de Doðuþ Grubunu örnek almasý hatta ders almasý dileðiyle...